
Toplumun temel taşı olan aile birliğinin bozulması yani boşanmalar sonunda aile birlikteliğinden olan çocuk veya çocukların bakım, korunma ve eğitim gibi konular en fazla karşılaşılan sorunlardandır.
Genel anlamda velayet; küçüklerin veya istisnai olarak kısıtlıların bakım, korunma ve eğitim gibi sorumluluklar için onların kendileri ve mal varlıkları üzerinde ana ve babanın sahip oldukları yetki, hak ve sorumlulukları olarak tanımlanabilir.
Velayet Hakkı
Yukarıda açıklanan tanımdan da anlaşılacağı üzere velayet hakkı anne ve babaya aittir. Velayet hakkı; başka şahıslara devredilemez, yasal bir neden olmadıkça anne ve babadan alınmaz. Ancak yasada belirtilen özel şartlar olması halinde mahkemece büyükanne, büyükbaba, amca, dayı, teyze gibi akrabalar vasi olarak atanabilmektedir.
Velayetin temeli soy bağına dayandığından dolayı evlilik birliğinden doğan ve ergin olmayan çocuklar ile istisnai olarak ergin çocuklar velayet altına alınabilir.
Evlilik birliği devam ettiği sürece velayet anne ve babaya aittir. Boşanma sürecinde genel olarak çocuk veya çocuklar anne ile birlikte kalsa da, velayet yine anne ve babaya aittir. Anne ve babanın boşanmaları halinde velayet mahkemece belirlenmektedir.
Velayetin belirlenmesinde;
Hangi tarafın çocuğu daha iyi koruyabileceği, çocuğun çok küçük ve anne bakımına muhtaç olması (örneğin 0-5 yaş arası), çocuğun taraflardan hangisine daha fazla bağlı olduğu, taraflardan hangisinde çocuğun gelişimi, bakımı, sağlıklı ve düzenli yaşam şartlarına kavuşacağı ve varsa kardeşleri ile birlikte olabileceği konuları mahkemece değerlendirilecek ve karara bağlanacaktır.
Ayrıca çocuğun gelişim durumuna göre hangi tarafta kalmak isteği, hangi tarafta daha mutlu olduğu çocuğa sorulmaktadır.
Velayet konusunda tarafların anlaşmaları esas olup anlaşma sağlanamaması durumunda mahkemece çocuğun korunması hükümleri çerçevesinde karar verilmektedir.
Velayet verilen kişi tarafından çocuk ile yeterince ilgilenilmemesi, şiddet uygulanması, yeniden evlilik sonrası üvey baba-anne tarafından aynı sorumlulukların yerine getirilmemesi, maddi imkansızlıkların ortaya çıkması gibi durumlarda velayetin değiştirilmesi için dava açılabilmektedir. Bu gibi durumlarda dava açan kişi tarafından isnat edilen durumların ispat edilmesi gereklidir.
Anne ve baba çocukla ilgilenmiyorsa, olanakları yoksa ya da her ikisi de ölmüş ise mahkemece yakınlarından vasi ataması, devlet sorumluluğundaki kuruma teslim edilmesi gibi yollarla durum çözüme kavuşturulur. Velayet verilen tarafın ölmesi halinde ise velayet askıda kalacağından velayetin alınması için dava açmak gerekecektir.
Koşullar yerine geldiği takdirde, üçüncü kişilerin (büyük baba, büyük anne) çocukla şahsi ilişki kurma hakları vardır. Ancak bu şahsi ilişkinin süresi anne babaya tanınan süreler kadar olmayacaktır. Yine bu hak mahkemece karar verilecek bir durumdur.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde mahkemece karar verilirken birinci öncelik; çocuğun bakım, korunma, eğitim, düzenli ve sağlıklı bir ortamda yetişmesi konularında taraflardan hangisinin daha uygun olacağıdır. Anlaşmalı boşanmalarda davalarında ise, taraflar velayet konusunda da anlaşma sağlamış olmalıdırlar. Aksi takdirde boşanma gerçekleşmeyecektir. Anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanırken Ankara Boşanma Avukatından yardım alınması durumunda yaşanabilecek sorunlar önlenmiş olacaktır.
Geleceğin büyükleri olacak çocukların ihtiyaçlarının giderilerek uygun ortamlarda sağlıklı bir şekilde yetiştirilmeleri çok büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle gerek anlaşmalı boşanmalarda gerekse çekişmeli boşanmalarda taraflar, çocukların psikolojik durum ve gelişimlerini düşünerek hareket etmek zorundadır. İleride büyük sorunlar yaşanmaması için psikolojik ve hukuki destek alınmalıdır. Hukuki yardım amacı ile Ankara Aile Avukatından yardım alınmasında yarar vardır.